Take the case to the european court of human rights: davayı AİHM’e taşımak
Present evidence to the court : Mahkemeye delil sunma
Civil court of first instanse: asliye hukuk mahkemesi
At the discreation of the court: “mahkemenin takdirinde”
Friend of the court: bilirkişi
Minutes of the court meating: duruşma tutanağı
Be realed by the court pending trial: tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı
Apply to the court for the stay of execution: Yürütmeyi durdurma istemiyle dava açma
İts considered by the cort: gereği düşünüldü
May it pleased the court: mahkemenin izniyle
Implie: İma etme
As already implied: halihazırda belirtilmiş
Presssing social needs:toplum baskısı
Admittedly: Kuşkusuz
Assess: değerlendirmek-takdir etmek
Asses the amount or cost of damage: hasar tespiti yapmak
To that end: bu amaçla, bu niyetle
Margin of appreciations: bir dava ya da itilaf hakkında yerel mahkemeler ya da yetkili organların, uluslararası mahkeme ya da yetkili organlardan daha iyi karar verebileceği ilkesi- takdir payı
Couple with: ile birlikte, eşleşen, ile ilgili
Supervision: Gözetim
Under your supervision: ..’nın nezdinde
Empowered: yetkili
Restriction:kısıtlama
Take under supervision: gözetim altına almak
Sufficent: etkili
Legal bases: yasal çerçeveler
Domestic law: İç hukuk
In question..: Sözkonusu
Legitimate: meşru
Prevention: korunma/önlenme
Court case law: içtihadi hukuk
Reiterated in: tekrarlanan
Established: kurulan
Aplicable: uygulanabilir, geçerli
Favourably: uygun olarak
A matter of indifference: ilgilenmeye değmeyecek bir sorun
Deprived: yoksun bırakma
Joint assestment:ortak değerlendirme
Establish: kurmak
Proportionate: orantılı
Something at issue..: sözkonusu ….
Were of a ..: niteikte olması
All the more: Gittikçe artan bir şekilde
Having regard to: dikkate alarak
Rebuttal: Delillerle çürütme, aksini ispat etme
Rebuttal petition: cevap dilekçesi
Means of proof: esbab-ı subutiye
Mild: hafif
In itself: başlı başına, tek başına
Occasions: vesilelerle
Chilling effect: caydırıcı etki
Negate: olumsuz, aksini ispat etmek, olumsuzu haline getirmek
Violations: ihlal
Allege: iddia
Convention: sözleşme/anlaşma
Conviction: hükümlülük, sanığın suçlu olduğuna dair hakkında verilmiş hüküm, mahkumiyet
Criminal conviction: cezai anlamda hüküm giyme
Complain: Şikayetçi olmak/ dava açmak
Compensation: tazminat
Overrode: geçersiz kılmak
Be ruled out of court: iptal olmak/sözkonusu olmaktan çıkmak